ZAMLARA, HAYAT PAHALILIĞINA, YOKSULLUĞA KARŞI
1 MAYIS’TA ALANLARA
Her güne zam haberleri ile uyanıyoruz. Bugün milyonlarca emekçi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldi. AKP hükümeti asgari ücrete astronomik oranda zam yaptık diyerek övünüyor. Ancak daha birkaç ay geçmeden asgari ücret enflasyon karşısında erimiş durumda.
TÜİK’in yayınladığı resmi rakamlara göre enflasyon yüzde 62, bağımsız kuruluşların hesaplamalarına göre ise yüzde 150’ye yükselmiş durumda.
Rakamlardan öte biz emekçi kadınlar markete, pazara gittiğimizde elimiz boş dönüyoruz. En temel ihtiyacımız olan gıda, hijyen ve temizlik ürünlerine gelen fahiş zamlar belimizi büküyor. Çocuklarımızın ihtiyacı olan bebek mamaları lüks tüketim ürünü sayılmakta, marketlerde bu ürünlere alarm takılmaktadır. Evimizde ısınmak için doğalgaz kullanmaktan imtina ediyoruz. Elektrik faturalarımızı düşürmek için ev işlerini akşam saatlerine bırakıyoruz. Ulaşıma üst üste yapılan zamlarla evden çıkamaz hale geldik. Eğitim, sağlık hakkımız birer ticari faaliyete dönüştürüldü. Barınma hakkımız ise yağma ve rant politikaları ile gasp edilmektedir.
Bütün bu tablo karşısında biat etmemiz, şükretmemiz, bu dünyanın düzeni böyle diyerek kaderimize razı olmamız isteniyor. Oysa ne yoksulluk kader, ne de bu dünyanın düzeni böyle.
Bizlere işsizliği, yoksulluğu kader gibi sunan bu köhnemiş düzenin kendisidir. Ülkemizin kaynakları zengin, ülkemizin kaynakları bütün yurttaşların insanca, refah içerisinde yaşayacağı bir toplumsal düzen kurmaya yeter. Ancak ülkemizin kaynakları patronlara, yandaşlara, emperyalistlere, yani bir avuç zengine peşkeş çekilmektedir.
Bu düzen yağma ve rant düzenidir. Bu düzen sömürü düzenidir. Bu düzen patronların, sermayenin düzenidir. Bu düzene mahkum değiliz. Ülkemizin, yani bizim, milyonlarca emekçinin olan ülke kaynaklarımız, zenginliklerimiz, emekten yana, eşitlikçi bir toplumsal düzende, kamucu bir anlayışla ve planlamayla kullanıldığında insanca, refah içinde yaşanabilecek bir düzen mümkün.
O halde bizlere yoksulluğu, geleceksizliği, karanlığı reva gören bu düzeni el ele vererek, örgütlenerek değiştirebiliriz. Bu düzeni değiştirecek yegane güç emekçilerin örgütlü gücüdür. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler örgütlenecek eşit, özgür, aydınlık bir ülkeyi mutlaka kuracak. Gelin işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta bu yağma ve talan düzenini kabul etmediğimizi, değiştirebileceğimizi hep birlikte gösterelim. Güç verin, bu gidişata dur diyelim.
1 Mayıs’ta eşitlik için, özgürlük için, aydınlık, laik bir ülke için İKD saflarında alanları dolduralım.
YAŞASIN 1 MAYIS!
İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ