Geçtiğimiz günlerde 29 Ekim vesilesi ile yeni dönemi Türkiye’nin Yüzyılı ilan eden AKP iktidarı
Cumhuriyet’in kazanımlarını, en başta da laikliği tasfiye hamlelerine bir yenisini eklemek istiyor.
Düzen muhalefetinin gündeme getirdiği ‘başörtüsünün yasal güvenceye alınması’ teklifini dayanak haline getiren AKP iktidarı el yükselterek Anayasa değişikliği öneriyor.
AKP’nin doğrudan dini referanslarla kadınların kılık kıyafeti üzerinden gündeme getirdiği düzenleme teklifi Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırıdır. Kadınların nasıl giyineceğini, nasıl örtüneceğini Anayasa’da tanımlı hale getirmek, kadınlara baskı demektir. Öte yandan temel hak ve özgürlükler Anayasa’da güvence altına alınmışken, “örtünme” gibi bir ölçüt tanımlamak Anayasa yazım usulüne de uygun değildir.
AKP’nin gündeme getirdiği bir diğer değişiklik önerisi ise aile tanımına ilişkindir. Aile düzenlemesi gerekçesini doğrudan farklı cinsel yönelimlere sahip yurttaşlara karşı ayrımcılığın propagandası haline getiren AKP iktidarı yine Anayasa’nın eşitlik ilkesini ayaklar altına almaktadır.
Aile tanımı düzenlemesi üzerinden tartışılan, aynı zamanda, kadınları aile içine hapsetmektir ve Medeni Kanun’un diğer maddelerinin de tartışmaya açılmasıdır.
Açıktır ki Anayasa dini referanslarla düzenlenemez. Bugün türban ve aile düzenlemesini gündeme getirenler yarın dini referanslar gereği çok eşliliğin önünü açmaktan, kadınların Medeni Kanun ile kazanılmış diğer haklarının da ortadan kaldırılmasını gündeme getirmekten çekinmeyecektir.
Bugün AKP iktidarı “türban mağduriyeti” diyerek rejim değişikliğine dayanak aramaktadır. Cumhuriyet karşıtlığını her fırsatta gündeme getiren iktidar, kurduğu yeni rejimi tescillemek istemektedir.
Bugün kadınların türban sorunu yoktur. Ancak gerçek sorunları vardır. Kadınların yoksulluk, işsizlik ve geçinememe sorunu vardır.
Kadınların ‘türban’ sorunu yoktur, gericilik sorunu vardır. Tarikat ve cemaatlerin hükümranlık kurduğu AKP’nin yeni rejiminde, her gün bu gerici örgütlenmelerin kadınları ikincilleştiren vaazları, kadın düşmanı politikalar eksik olmuyor. Artan sömürü ve gericilik sonucu kadınlara yönelik şiddet artıyor.
Kadınların ‘türban’ sorunu değil, yaşam hakkı sorunu vardır. Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artarken İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede rafa kaldıran AKP iktidarının Anayasa teklifi, bir yandan da siyasi rant sağlama gayretidir.
Gericiliği özgürlük olarak sunanlar, kadınların kurtuluşuna değil, karanlığa daha fazla hapsolmasına yol açar. Bugün özgürlük kılıfı altında yerleştirmek istedikleri rejimin kadınlara sunduğu gelecek İran’da, Afganistan’da kadınlara dayatılanlardan farklı değildir.
Laikliği tasfiye edenler, kadınların özgürlüğünü değil, daha fazla ezilmesini, ikinci sınıf insan olarak görülmesini ve aşağılanmasını güvence altına alır.
Kadınlara layık gördükleri bu gerici hamlelere meydan okuyoruz!
Kadınların da toplumun da özgürlüğünün güvencesi “türban” değil, laikliktir!
Bizleri teslim almaya çalışan bu karanlık ancak eşitlik, özgürlük ve laiklik mücadelesiyle ortadan kaldırılacaktır.
Bütün kadınları özgürlük aldatmacasıyla sunulan Anayasa teklifinin karşısında, bu oyunu bozmaya, laiklik için mücadeleye çağırıyoruz.
İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ
13.11. 2022