(Aşağıdaki yazı, Bakiye Beria Onger’in 14 Ekim 1979’da gerçekleşen ara seçimlerinde İstanbul Bağımsız Senatör Adayı olması dolayısıyla hazırlanan Seçim Bildirgesi’nden alınmıştır.)

Alın Yazısı Değil…

Sermayenin sözcüleri, bunalımın tüm dünyada var olduğu iddiasını yaymaya çalışıyorlar. Ağırlaşan koşulların bugün için kaçınılmaz olduğunu, katlanmak gerektiğini söylüyorlar. İşçiyle emekçiyle işverenin elele vermesini öğütlüyorlar.

Oysa açlık, yoksulluk, işsizlik, alın yazısı değildir. Dünyada açlığı, yoksulluğu, işsizliği, cehaleti bir daha geri gelmemek üzere yok etmiş ülkeler var. İşte komşumuz Sovyetler Birliği, İşte Bulgaristan, Demokratik Almanya, Macaristan, Çekoslovakya, Polonya. İşte Küba ve daha başkaları.

Bugün yeryüzünde her üç kişiden biri sosyalist ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun üçte biri sosyalist ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun üçte biri açlık, pahalılık, işsizlik, doktorsuzluk, konutsuzluk, eğitimsizlik nedir bilmiyor. Sosyalist ülkelerde yaşayan insanlar “ acaba yarın en olacak?” diye bir kaygı duymuyorlar.

Sosyalist ülkelerde toplum bir bütün halinde ilerliyor. Temel tüketim maddelerinin fiyatları artmazken, ücretler sürekli yükseliyor. Bilimsel ve teknik ilerlemenin olanakları tüm halkın yararına sunuluyor. Üretim artıyor. Çalışma ve yaşama koşulları sürekli iyileşiyor. Bu ülkeler bunalım diye bir şey bilmiyorlar.

Sosyalist ülkelerdeki uygulamalar ve başarılar sömürünün, ezginin, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, bunalımın bir alın yazısı olmadığını gösteriyor.

İnsanın insana köleliğini, sömürüyü yok etmiş olan sosyalist ülkeler , ekonomik, politik, toplumsal, kültürel alanlarda, yaşamanın her alanında dev adımlarla ilerliyor. Bu başarılarıyla, barış politikalarıyla ezgi ve sömürü altında inleyen milyonlarca işçiye, köylüye, emekçiye, gence, kadına, aydına, tüm insanlığa kurtuluşun yolunu gösteriyor. Yalnızca göstermekle kalmıyor, dünyanın her  yanında emekçilerin, ilerici güçlerin barış, bağımsızlık, demokrasi, toplumsal ilerleme ve sosyalizm için verdikleri savaşımı destekliyor. Emperyalizmin, uluslararası tekellerin, gericiliğin, faşizmin işçilere emekçilere, ilerici güçlere karşı saldırılarını frenliyor, bir üçüncü dünya savaşı çıkarmalarına olanak vermiyor.

Kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfının sömürüye, tekellerin egemenliğine, gericiliğe, silahlanmaya karşı savaşı güçleniyor. İşçi sınıfı bu savaşta toplumun öteki kesimlerini, köylüleri, aydınları, gençleri, kadınları yanına çekiyor. Onları da ortak savaşa katıyor.

Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ulusal kurtuluş hareketleri güçleniyor. Emperyalizmin eski sömürge sistemi hemen tümüyle yıkılmıştır. Bağımsızlıklarına yeni kavuşmuş genç devletlerde, işçiler, köylüler, tüm emekçiler, ilerici güçler ülkelerini sömüren emperyalizme karşı, ırkçılığa karşı, geri kalmışlığa karşı savaşıyorlar. Sosyalizme yöneliyorlar.

Emperyalizm artık insanlığın yazgısı üzerindeki belirleyici gücünü yitirmiştir. İnsanlığın ana gelişim doğrultusunu belirleyen sosyalist sistem, uluslararası işçi sınıfı hareketi, ulusal kurtuluş hareketi ve tüm ilerici güçlerdir.

Emperyalizmin dünya üzerinde egemenliği daralıyor. Emperyalist güçler arasındaki, uluslararası tekeller arasındaki, çelişkiler keskinleşiyor. Emperyalizm insanlığa hiçbir gelecek vaad etmiyor. Her gün biraz daha asalaklaşıyor, biraz daha çürüyor, biraz daha ölümüne yaklaşıyor.