AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün katıldığı Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Şurası’nda yaptığı konuşmada son 17 yılda Türkiye’de kadın hakları konusunda bir atılım yaşandığını iddia etmiştir. Kadına yönelik şiddet ile mücadele ettiklerini belirten Erdoğan, ” Ancak, istisnai bir takım olayları büyüterek, bu güzel fotoğrafı gölgelemeye çalışanlara izin veremeyiz” ifadelerini kullanmıştır. Erdoğan’ın baktığı pencereden gördükleri kendisini bağlar. Zaten konuşmasında kadının ve erkeğin birlikte kulluk ettiğine vurgu yaparak bu konudaki dünya görüşünü de ortaya koymuştur.
Ancak Türkiye Erdoğan’ın baktığı dar pencereden görünenlerden çok daha büyük gerçeklere sahiptir. 17 yıllık AKP iktidarında ülkemiz derin bir iktisadi krize sürüklenmiş, kamu kaynakları özelleştirme adı altında yağmalanmış, sermayeye büyük rant alanları yaratılırken emekçilerin hakları tek tek gaspedilmiş, eğitimden sağlığa en temel hizmetler dahi ticari birer faaliyete dönüştürülmüş, gerici, piyasacı, işbirlikçi, tarikat ve cemaatlerin ortak edildiği otoriter bir rejim inşa edilmiştir.
Bu tabloda kadınların payına düşen, şiddet, taciz,yoksulluk, işsizlik, güvencesiz çalışma ve artan kadın cinayetleri olmuştur. Bu tabloda kadınlara düşen sokak ortasında tekmelenmek, haremlik selamlık uygulamalarla ayrımcılığın pekiştirilmesi olmuştur. Bugün artık İçişleri Bakanlığı’nın dahi inkar edemedeği boyutlara tırmanan şiddet ve cinayet vakalarını ”istisna” diye nitelendiren Erdoğan yaşam hakkı ihlali gibi büyük bir toplumsal sorunun üzerini örtmeye çalışmıştır. İktidara geldikleri 2002’den 2009’a kadar kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını zamanın Adalet Bakanı bizzat kendisi açıklamıştır. Bugün İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre 2019 yılında işlenen 318 kadın cinayeti istisnai olay olarak adlandırılamaz.
Güzel diye sunulan fotoğrafın bir tarafında işlenen binlerce kadın cinayeti var, evlilik adı altında meşrulaştırılmak istenen çocuk istismarları var, kadınlara her fırsatta had bildirmeye çalışan yobazlar var. Çalışan kadınların yüzde 58’inin güvencesiz ve kayıtdışı çalışması var. Yüzde 42’ye dayanan genç kadın işsizliği var. İşgücüne dahil edilmeyen ve ev kadını olarak nitelendirilen 12 milyon kadın var. Çocuklarını ısıtamadığı ya da doyuramadığı için intihar eden kadınlar var.
Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne karşı gericiler tarafından uzun süredir savaş açılmış durumdadır. Kadının korunmasını esas alan 6284 sayılı kanun uygulanmamaktadır. Kadınlar koruma kararı altında dahi öldürülmektedir.
Bunlar istisna değil bu düzenin kadınlara sunduğu yaşamın ta kendisidir. Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta ‘eşitlik fıtrata ters’, ‘anne olmayan kadın yarımdır’ benzeri açıklamaları ise bu tablonun nasıl şekillendiğinin açık ifadesidir. Buradan güzel bir fotoğraf çıkmaz. Gölge etmek yetmez, kadınlar bu fotoğrafı yırtıp atmalıdır.