Bir aydın kuşağının son temsilcilerinden olan Türkan Saylan’ın yaşamı boyunca sürdürdüğü mücadelesini Kenan Evren’e söylediği şu sözler özetlemektedir

“Sayın Cumhurbaşkanım, 18 yaşına kadar çocuğa dünyanın öküzün boynuzunda durduğu anlatılırsa bizim bu bilgileri düzeltmemiz kolay mıdır?”

Türkiye 12 Eylül askeri darbesiyle adeta yeniden kuruldu. Bu arada 12 Eylül cuntasının başındaki Kenan Evren’in “namuslu çocuklar” dediği gerici siyasal İslamcı hareketin önü açılırken pek çok aydın ya “faili malum” cinayetlerde katledildi ya uzun yıllar cezaevlerinde tutuldu ya da itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.

AKP’yi iktidara taşıyan bu sürecin son dönemeci 2000’li yılların ortalarında alındı. Cumhuriyetin tasfiye edilmesine karşı olan, gericiliğe direnen isimler Ergenekon, Balyoz gibi davalarla sindirilmek istendi. Bu isimlerden biriydi Türkan Saylan. Kanser hastalığı ile mücadele ederken, bugün FETÖ olarak adlandırılan, o dönemin iktidar ortağı Gülen Cemaati’nin ve AKP’nin saldırılarına da direndi.

Cüzzam hastalarına umut oldu

Türkiye’de cüzzam hastalığı konusunda pek çok ilke imza atmış bir hekimdir Türkan Saylan. Meslektaşlarının ”dokunmayın” diye uyardığı cüzzamlı hastaların tedavisi için gönüllü olmuş, il il dolaşarak cüzzam vakalarını tespit etmiş ve tedavilerini takip etmiştir. İstanbul’da ilk  Lepra Hastanesinin kuruluşuna ön ayak olmuştur.

Kız çocuklarının eğitimi için seferberlik

Doğu ve Güneydoğu illerine yaptıkları ziyaretler sırasında kız çocukları ve kadınların yaşadıklarına tanık olan Saylan, eğitimde cinsiyet eşitliğini sağlamayı kendine görev edinmeye bu yıllarda başlayacaktır.

Türkan Saylan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurarken “Üniversite bitirmiş her kadının bu Cumhuriyet’e borcu var” diyerek yola çıktı. Özellikle kız çocuklarının eğitimine önem verirken eğitimden yoksun pek çok kız çocuğunun eğitimini tamamlamasına katkıda bulundu. 70 binden fazlası kız olmak üzere 100 binden fazla çocuğun okumasına katkı sundu.

Gericilerin hedefinde

Türkan Saylan tüm bu çabalarının karşılığında gericilerin hedefine yerleşti. 2009 yılında “Ergenekon” davasında sahte delillerle ve suçlamalarla devlete kumpas ve terör örgütü suçlaması ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri gözaltına alındı. ÇYDD’nin 90’dan fazla şubesine baskın yapıldı. Bu arada Türkan Saylan’ın evine de baskın yapıldı, gözaltına alındı.

Yıllarca süren davada asılsız iddialar çürütüldü ve Ergenekon soruşturmasında gözaltına alınan ÇYDD yöneticileri beraat etti. Türkan Saylan’ın hedef haline getirilmesi elbette tesadüf değildi. Hayatı boyunca gericiliğin karşısında durmuş, çocukların tarikatların eline düşmemesi için çalışmalar yürütmüş olan bir aydın olarak elbette hedef olacaktı.

Bu kinin FETÖ ile sınırlı olduğunu düşünenler ise yanılıyordu. Ölümünden yıllar sonra bile gericiler AKP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Alinur Aktaş’ın ağzından Türkan Saylan’ı Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Nazım Hikmet gibi aydınlarla birlikte “devlet ve bayrak düşmanları” olarak hakaretlerle anmakta beis görmüyor.

13 Aralık 1935 yılında doğduğu İstanbul’da, 18 Mayıs 2009’da hayata gözlerini yumdu. Aydınlanmacı kimliği, üretkenliği, yurtsever çizgisi ile tarihe geçmiş Türkan Saylan geleceğe umut vermeye devam ediyor.

(Kadınların Sesi- sayı 14)