İKD, İstanbul ve İzmir’de “Laiklikten Vazgeçmiyoruz” başlığıyla gerçekleştirdiği eylemlerde gericiliğe karşı mücadele kararlılığını ortaya koyarken, “Kadınların eşit ve özgür yaşayacağı bir düzeni kuracağız” vurgusu yaptı.İlerici Kadınlar Derneği (İKD) üyeleri, son dönemde özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı merkezli laiklik karşıtı çevrelere karşı sokağa çıktı.
Kadıköy Bahariye Caddesi’nde Süreyya Operası önünde, İzmir’de ise Alsancak’ta bir araya gelen İKD’liler, “Şeriata faşizme, karanlığa geçit yok”, “Kadınlar fetvalarınıza sığmaz!” Laik Türkiye, Aydınlık Türkiye’’, ‘’Laiklikten Vazgeçmiyoruz’’ ‘’Tarikat Yurtları Kapatılsın’’ sloganları attı.
Kadıköy’de gerçekleştirilen eylemde İKD’liler adına usta sanatçı Gülsen Tuncer’in okuduğu açıklamada şöyle denildi:
”Afganistan’da Taliban’ın iktidarı almasını büyük bir coşku ile karşılayan ve ülkemizde Taliban yönetimine öykünen gerici kesimler şer- i hukuk talep etmektedir. Bununla birlikte son günlerde Diyanet İşleri Başkanı’nın Anayasa’nın laiklik ilkesini alenen ayaklar altına alan söylem ve eylemleri gündemden düşmüyor. Diyanet bugün adeta bir şeyhülislamlık görevi görmektedir.
Adli yıl açılışında ortaya çıkan fotoğraf ve sonrasında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın laiklik karşıtı açıklamaları kabul edilemez! Bu açıklamalar ile AKP iktidarı, adım adım laikliği tasfiye girişimlerini yeni bir aşamaya taşımak istemektedir.
Ülkemiz uzun yıllar emperyalizmin yeşil kuşak projesi çerçevesinde kuşatılmış, 12 Eylül faşist darbesiyle birlikte gerici bir tahakküm altına alınmıştır. Bu tahakkümün ürünü olarak bugün AKP eliyle yeni bir rejim inşa edilmiştir. Son yirmi yılda atılan adımlarla Cumhuriyet’in bütün kazanımları rafa kaldırılmıştır. Laiklik ilkesi de artık anayasada sadece lafzi düzeydedir.
Toplumun laiklik talebi ise iktidar tarafından dinsizlik yaftası ile manipüle edilmeye çalışılmaktadır. Dini inançların siyasetin konusu haline getirilmesinin, tam aksine, adlı adınca din istismarı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
AKP eliyle kurulan yeni rejimin en temel karakterini Diyanet İşleri Başkanı’nın son açıklamaları özetlemektedir. Ali Erbaş’ın inançların ticarete, siyasete, yargıya ve toplumsal yaşama yön vermesi gerektiğine dair ifadeleri laikliğin tam da neden gerekli olduğunun özetidir.
Diyanet İşleri Başkanı’na buradan bir kez daha hatırlatıyoruz: evet inançlar bireyseldir, inançlar siyasetin konusu değildir! Devlet yönetiminin, ticaretin, hukukun ve toplumsal yaşamın dini referanslarla şekillendirilmesine karşı, laikliğin tasfiyesine karşı dün olduğu gibi bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz!
Laikliğin tasfiyesi başta kadınlar olmak üzere bütün toplumun yurttaşlık haklarının ortadan kaldırılmasıdır. Kul ve tebaa anlayışı ile itaatkar ve sindirilmiş bir toplum modelinin adımlarıdır. Bugün başta gündemdeki Afganistan olmak üzere, gerici rejimlerle yönetilen ve laikliğin ortadan kaldırıldığı bütün ülkelerde kadınların mahkûm edildiği karanlık ortadadır.
Ülkemiz adım adım bu karanlığa sürükleniyor.
Yıllardır dindar ve kindar nesil yetiştirme hedefi ile imam hatip okulları, zorunlu din dersi, zorunlu- seçmeli din dersi dayatmaları, eğitim müfredatının bilimsellikten uzak gerici ideolojik bir anlayışla yeniden yapılandırılması gibi adımlarla eğitime büyük bir darbe vuruldu.
Eğitimde birlik ilkesi yok sayılırken, gerek “yasal” gerekse merdiven altı binlerce sıbyan mektebi ve medrese yoksul emekçi çocuklarını bilimsel eğitimden kopardı.
Devletin değişik kademelerinde tarikat ve cemaatlerin kadrolaşmasının önü açıldı. Yatılı cemaat yurtları, yatılı Kur’an kursları ve değişik adlarla bu gerici örgütlenmelerin militan yetiştirmelerine göz yumuldu. Tarikat ve cemaatlerin uzantısı olduğu açıkça bilinen dernek ve vakıflara merkezi ve yerel yönetimler aracılığı ile büyük kaynaklar aktarıldı, emekçilerin hakları gasp edilirken bu örgütlenmeler büyük holdinglere dönüştürüldü.
Sosyal yaşamda haremlik selamlık uygulamalar olağan hale getirildi. Yobazların kadınları aşağılayan fetvaları ve vaazlarına onay verildi.
Müftülere nikah yetkisi tanınarak Medeni Kanun ayaklar altına alındı.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli düzenlemeler içeren İstanbul Sözleşmesi yine tarikat ve cemaatlerin talebi ile rafa kaldırıldı, kadına yönelik şiddete onay verildi.
Bütün bu adımlar AKP eliyle kurulan yeni rejimin gerici karakterini açıkça ortaya koymaktadır. İktidarın bunlarla yetinmek istemediği açıktır. Önümüzdeki günlerde yeniden Anayasa’da laiklik tartışmalarının açılması olasıdır.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklamaları, devlet protokolünde ön sıralara kaydırılması ve bütün devlet törenlerinde boy göstermesi Anayasal bir ilke olan laikliğin ayaklar altına alındığının ilanıdır. Ne yiyeceğimizden nasıl selamlaşacağımıza kadar toplumsal yaşamın fetvalarla belirlenmesi çabaları da şeriat yönetimine geçişin provalarıdır.
Biz kadınlar laiklikten vazgeçmiyoruz! Anayasanın laiklik ilkesinin gerekleri yerine getirilmelidir!”
Açıklamanın okunmasının ardından söz alan İKD Genel Sekreteri Nuray Yenil de son günlerde basına yansıyan ve tutuksuz yargılanan İŞİD üyelerine dikkat çekerek Buradan soruyoruz komşu ülkelerde katliamlara imza attığ, kadın köle pazarları kurduğu bilinen bu cihatçı çete üyelerinin ülkemizde barınması nasıl bir adalet ve hukuk anlayışının ürünüdür? İfadelerini kullandı. Yenil konuşmasında ayrıca laikliğin yeniden tesis edilmesi için kadınların taleplerini sıraladı.