Sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanan gerici müfredatı kabul etmiyoruz

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan son müfredat eğitim sisteminde yaşanan gerici dönüşümün son adımıdır. 4+4+4 ile başlayan, seçmeli- zorunlu din dersleri ile devam eden, İmam Hatip dayatmasıyla desteklenen gerici dönüşüm Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile birlikte eğitim sisteminin bir bütün olarak dini referanslarla yeniden şekillendirilmesi anlamına gelmektedir.

Yeni eğitim müfredatı laik ve bilimsel eğitime vurulmuş büyük bir darbedir.

  1. Eğitimde program geliştirme uzun zamandır dünyada ve ülkemizde bir bilim dalı olarak, günün gereklerine uygun olarak, neyin, ne zaman öğretileceğini belirleyecek bir öğretim programı hazırlamak için çalışılan bir alandır. Eğitim programı hazırlamak bilimsel bir faaliyet olmalıdır bu nedenle bakan talimatıyla değil ihtiyaç analizi ile hazırlanmalıdır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ise siyasi saiklerle hazırlanmıştır. ‘Maarif’ isimlendirmesi dahi AKP’nin eğitimde gerici politikalarının ürünüdür.
  2. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” hazırlanırken eğitim bileşenlerinin temsilcilerinin görüşleri alınmamıştır. Milli Eğitim Bakanlığı 28/04/2024 tarihinde internet sitesinden yapmış olduğu açıklamada, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni hazırlanmasının on yılı aşkın bir süre aldığını, akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının görüşünün alınarak hazırlandığını ve bir hafta içerisinde söz konusu modele yönelik görüşlerin bildirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Nitekim eğitim programı değişikliği, 27/05/2024 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Ancak bütün bu süreçte hangi kurumların görüşünün ne zaman alınarak söz konusu Maarif Modeli’inin hazırlandığı muğlaktır. Ayrıca bir modellemenin önce pilot olarak denenip daha sonra programa dönüşmesi gerekir. Üstelik, her dersin öğretim programına ayrı ayrı yer verilmiş olan ve 3500’e varan sayfa sayısına sahip olan söz konusu metinlerin bir haftada incelenip, analiz edilerek görüş belirtilmesi de imkansızdır. Bu imkansızlığa rağmen gönderildiği açıklanan 68 bin görüşün de ifade edildiği gibi bilimsel olarak incelenip, taslakta gerekli düzeltme ve eklemelerin yapılması da mümkün ve inandırıcı değildir.

3.Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin içerdiği eğitim programı bilimden, laiklikten ve eşitlik ilkesinden uzaktır.

Eğitimde çocukların yeteneklerini keşfetmesine yönelik, sorarak, sorgulayarak, yaparak-deneyerek öğrenme modellerinin uygulanması gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde düşünme ve sorgulama becerilerini geliştiren felsefe dersine 67 sayfa, dini konulu derslere ise 572 sayfa ayrılmıştır. 

Öğretim programlarının tümü için hazırlanan ortak metinde 417 kez ‘değer’ kavramı geçerken “bilim-bilimsel” sözcükleri 54 kez geçmiştir; ki bunun 33 tanesi “Fen Bilimleri” dersinin açıklamaları içindeki “bilim” kelimesidir. “Değer” kavramının gerek köken, gerek etimoloji, gerek kavram olarak göreceli bir kavram olduğu açıktır. Ancak “evrensel değerler”, “çağdaş değerler”, “bilimsel değerler”, “demokratik değerler” gibi tanımlayıcı açıklayıcı kavramlarla birleştiğinde eğitim bilimleri alanının ölçütü olabilecek “değer” kavramının bu saltık kullanımının bilinçli bir tercih olduğu ve kavramın soyutluğundan yalnızca “dinsel değerler” ya da “inanç değerleri” açılımının murat edildiği, modelin tamamına bakıldığında anlaşılmaktadır. Bir anlamlandırma karşılaştırması olmak üzere örneğin “laik” ya da “laiklik” sözcüğü hiç geçmemektedir.

Ortak metinde akıl ya da akılcılık ile ilgili sözcük sayısı da pek azdır (43 kez.) , bu müfredat aklı ve bilim kavramlarını dahi tercih etmemektedir.

Eğitim programı değişikliğinde “sadeleşme” adı altında bilimsel bilgiye verilen yerin azaltıldığı dikkat çekmektedir. Örneğin Evrim teorisinden HİÇ bahsedilmemiştir. Bu haliyle canlıların gelişiminin anlaşılması mümkün olmamaktır. Oysa evrimsel biyoloji, 21. yüzyılda yaşam bilimlerinin en hızlı gelişen alanlarından biridir. Evrim basit bir ‘hipotez’ değil, kanserle mücadeleden robotiğe, nanoteknolojiden ekosistemlerdeki madde dönüşümüne çok çeşitli alanlarda uygulamaların temelini oluşturan veya bunlara ilham kaynağı olmuş bir kuramdır.

Benzer şekilde matematik ders saatlerinin azaltılması ile yapılan sadeleştirmeler de bilgisayar algoritmalarının temelinin anlaşılmasını, öğrenilmesini zorlaştıracaktır. Din ve ahlak bilgisi dersine matematik ve fen bilgisi dersinden daha fazla zaman ayrılmaktadır. Akılcılık ve bilimsel düşünme yerine “kalp gözü ile görme” gibi bilimsellikten uzak, dinsel kavramlar öne çıkarılmıştır.

Söz konusu eğitim programı değişikliğinde “Değerler” eğitimi de dahil olmak üzere her alanda dini referanslar esas alınmıştır. Oysa insan hakları, eşitlik gibi kavramların ortak değer olarak ön plana çıkması gerekmektedir. 

Bu eğitim programı laik ve bilimsel eğitimden uzak olup, bu haliyle, ideolojik bir bakış açısına sahiptir. Eğitim programı değişikliğinin, eğitimi dinselleştirme amacı güttüğü ve vatanı “mülk”, ulusu “ümmet”, yurttaşı “kul” yapmayı amaçladığı açıktır.

Özgür düşünme kavramına metnin birkaç yerinde rastlanmakta ancak gerçek anlamda özgür düşünmenin önü inançlarla kapatılmaktadır.

Öte yandan metinde tercih edilen kavramlar da AKP’nin ideolojik bakışını yansıtmaktadır. Örneğin, ‘bilim’ kavramı yerine ‘ilim’ kavramının kullanılması tercih edilmiştir. Müfredatın ilim kavramı kullanmakla amaçladığı tutumun da keza bilimsel bilgi değil, “aranıp bulunacak” bir teolojik kaynağın kendisi olduğu ve buradan da “dünya anlamlandırması” amaçlandığı görülmektedir. Metnin tümüne hakim olan teolojik retoriğin bu amaçla özel olarak tercih edildiği açıktır.

Öyle ki, “inanç temelli düşünce” ile din dersi programında “cihat” kavramından bahsedilmektedir. Eğitim müfredatında cihat kavramının yer alması, yeni nesillerin cihatçı bir anlayışla yetişmesi geleceğimizin karartılmasıdır.

Taslak programın insan profili incelendiğinde de modern zihin felsefesinin tümüyle ihmal edildiği, orta çağın insan algısına ve insan modeline geri dönüldüğü görülmektedir

Program Cumhuriyet idealinden vazgeçerek oldukça gerilere, tanzimat öncesi islami ideale geri dönmektedir. Programın amacı açık ki ümmetçi bir toplum kurmaktır.

Çocuklarımızın ve gençlerimizin alacakları eğitimin laik, bilimsel ve özgür düşünme bazında olması gerekirken, dogmatik olan “dini” eğitimin zorunlu kılınması yalnızca günümüz eğitimine zarar vermekle kalmayacak, gelecek nesillerin de yaşamlarına ve dolayısıyla toplumun geleceğine ipotek koyacaktır.

Çocuklarımızın düşünen, soran, sorgulayan, araştıran, dünyayı, evreni bilimsel temellerle kavrayabilecek bireyler olarak yetişmesi zaruridir.

Belirttiğimiz tüm bu hususlar nedeniyle, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile Danıştay’a başvuruda bulunduk.

İlerici Kadınlar Derneği olarak bilimsel eğitimin rafa kaldırılmasına, laikliğin tasfiye edilmesine ve geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğimizi, gerici eğitim müfredatı iptali için mücadeleyi büyüteceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

Eşit, parasız, bilimsel, laik eğitim istiyoruz.

İLERİCİ KADINLAR DERNEĞİ

03.09.2024